T.C.
YARGITAY
- Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/4964
Karar No: 2024/2810
Karar Tarihi: 07-10-2024
ALACAK DAVASI – TAŞINMAZ ÜÇÜNCÜ KİŞİYE SATILDIĞINDAN AYNEN TESLİMİ TALEBİ YERİNDE DEĞİLSE DE DAVACININ BEDELİN İADESİNİ
İSTEYEBİLECEĞİ – DENKLEŞTİRİCİ ADALET İLKESİ GEREĞİNCE PARANIN DAVA TARİHİNDEKİ ALIM GÜCÜNE HÜKMEDİLMESİ GEREĞİ – HÜKMÜN
ONANMASI
ÖZET: Mahkemenin kararıyla; taraflar arasındaki sözleşmenin feshedilmiş olduğu ve taşınmaz üçüncü
kişiye satıldığı anlaşıldığından aynen teslimi talebinin yerinde olmadığı, davacının ödediği bedelin
iadesini talep edebileceği, denkleştirici adalet ilkesi gereğince paranın dava tarihindeki alım gücüne
hükmedilmesi gerektiği, … tarihli raporda; davacı tarafından … TL’nin ödendiğinin ispatlandığı, bu
bedelin çeşitli ekonomik enstrümanlara göre dava tarihi itibariyle ulaşacağı alım gücünün …-TL
olacağının belirtildiği, davalı tarafın bedelin iade edildiği iddiasının usulüne uygun deliller ile
ispatlanamadığı gerekçesiyle; taşınmazın aynen teslim edilmesi talebinin reddine, davacının tazminat
talebinin kısmen kabulü ile …-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte
davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiştir. Temyizen incelenen mahkeme kararının
uyulan bozma ilamında gösterilen şekilde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda verildiği, bozma
kapsamı dışında kalarak kesinleşen ve karşı taraf yararına usuli kazanılmış hak durumunu oluşturan
kısımlar hakkında yeniden inceleme yapılamayacağı, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli
bulunduğu anlaşılmakla, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararın
onanmasına karar vermek gerekmiştir.
(6100 S. K. Geç. m. 3) (1086 S. K. m. 439, 440) (YİBK 09.05.1960 T. 1960/21 E. 1960/9 K. (YİBK
04.02.1959 T. 1957/13 E. 1959/5 K.)
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya
uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul
eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten
ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacının 1997 yılında yapılan sözleşme ile davalı şirketten Adana ili, Seyhan ilçesi, 1.
bölge Kanalüstü Bağlar bölgesinde kain ve S.S. … K.Y. Kooperatifi inşaatı dahilinde bulunan D blokta
bulunan daireyi 3.400,00 TL (3.400.000.000 Eski Türk Lirası) bedel üzerinden satın aldığını,
sözleşmede dairenin 30.09.1997 tarihinde teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, sözleşme kapsamında
davacının üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini ancak davalının arsa sahibi ile
aralarındaki uyuşmazlık nedeniyle inşaatı süresinde bitiremediğini, ekonomik sıkıntılar yaşaması
nedeniyle daireyi tamamlanmamış hali ile satmaya karar verdiğini ancak dairenin satılmadığını, bunun
üzerine işi sebebiyle Rusya’ya döndüğünü, sonrasında dairenin üçüncü bir kişiye satıldığını
öğrendiğini, davalının çok sayıda daireyi mükerrer şekilde sattığını ileri sürerek; dairenin aynen
teslimine, bunun mümkün olmaması halinde dairenin dava tarihindeki satış bedeli olan 40.000,00
TL’nin dairenin teslim tarihi olarak kararlaştırılan 30.09.1997 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı Sayfa 1 /4
faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, sözleşme konusu dairenin dava dışı kooperatif
tarafından üçüncü kişiye satıldığını, davacının sözleşmede kararlaştırılan taksitlerden sadece ilk taksiti
ödediğini, geriye kalan iki taksiti ödemediğini, davacının ekonomik durumunun bozulması üzerine
daireyi kendilerine satmayı teklif ettiğini, davacıya 24.06.1999 tarihli sözleşme karşılığında 2.650,00
TL ödeme yaptıklarını, yine bu sözleşmede davacının ödeme yapmaması halinde satış sözleşmesinin
feshedileceğinin kararlaştırıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 11.12.2012 tarihli ve 2012/159 E., 2012/976 K. sayılı kararıyla; davanın Mimsaş A.Ş.
Makina Mobilya İnşaat San. Tic. A.Ş. adına açılması gerekirken şirket temsilcilerine açıldığı
gerekçesiyle husumet yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı - Mahkemenin kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
- Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 08.04.2014 tarihli ve 2013/12379 E., 2014/10757 K.
sayılı ilamıyla “…Mahkemece davanın husumet yönünden davanın reddine karar verilmişse de dava
dilekçesinde davacının açıkça belirttiği üzere taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin şirketi temsilen
davalılar tarafından imzalandığı davalıların şirketin yasal temsilcisi olmadığı konusunda bir
savunmalarının da olmadığı gibi davacının daireyi tekrar satmak istemesi üzerine de bedelini
ödediklerini ikrar etmiş olup sözleşme ilişkisini inkar etmemişlerdir. Davalıların davaya konu daireyi
kendi nam ve hesaplarına değil şirket adına şirketi temsilen imza atarak sattıkları anlaşılmaktadır.
Somut olayda, dava dilekçesinde şirket mümessillerinin davalı olarak gösterilip şirketin açıkça
gösterilmemesi dilekçenin içeriğinden sadece davalıların kendilerine karşı dava açıldığı sonucu
çıkarılamaz. Bu durumda davacının hasımda değil temsilcide yanılmış olduğu ortadadır.
Gerçekten,davanın hasımda değil temsilcide yanılma sonucu açılması halinde davanın husumetten
reddedilmeyip, gerçek temsilciye davanın yöneltilmesi gerektiği, Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş
görüşlerindendir. Hal böyle olunca davanın şirkete karşı açıldığı kabul edilmeli sonucuna göre bir
karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde uygulama yapılması usul ve yasaya aykırı olduğu…”
gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B.İkinci Bozma Kararı
1.Bozmaya uyan Mahkemece verilen 02.06.2016 tarihli ve 2014/2357 E., 2016/936 K. sayılı kararıyla;
davanın ilk olarak şirket temsilcilerine yöneltildiği, şirket temsilcilerinin verdiği cevap dilekçesinde
davacının ekonomik olarak zor durumda bulunması sebebiyle davacı tarafından talep edilen miktarın
tamamının iade edildiğini beyan ederek sözleşme kapsamında davacının ödemesi gereken 3.400,00
TL’nin tamamının ödendiğini ikrar ettikleri, şirket temsilcilerinin bu beyanının davalı şirketi
bağlayacağı, buna göre davacının sözleşme ile kararlaştırılan 3.400,00 TL ödemeyi yaptığının
kabulünün gerektiği, diğer yandan davacının ek sözleşme ile kararlaştırılan 2.650.00 TL’yi
ödemeyerek sözleşmenin feshedilmesine neden olduğu, yine dosya kapsamından, davacının
beyanından ve tanık anlatımlarından anlaşılacağı üzere davalının davacıya 6.000,00 USD’yi iade ettiği,
davacının sözleşmenin feshinde kusurlu olması sebebiyle taşınmazın aynen teslimini veya taşınmazın
rayiç değerinin tahsilini talep edemeyeceği, buna göre davacının ödediği bedelden kendisine iade
edilen bedel düşüldükten sonra kalan kısmın, aradan uzun zaman geçtiği de göz önüne alınarak,
denkleştirici adalet ilkesi gereğince dava tarihindeki alım gücününe hükmedilmesi gerektiği
gerekçesiyle, davacının tapu tescil talebinin reddine, tazminat talebinin kısmen kabulü ile 36.880,30
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı Sayfa 2 /4
TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş; karara karşı, süresi
içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. - Dairemizin 10.06.2021 tarihli ve 2020/5365 E., 2021/6373 K. sayılı ilamıyla; Mahkemece,
davacının sözleşme kapsamında ödediğini ispat edebildiği satış bedeli kapsamında talepte
bulunabileceği dikkate alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek, kararın bozulmasına
karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasındaki sözleşmenin
feshedilmiş olduğu ve taşınmaz üçüncü kişiye satıldığı anlaşıldığından aynen teslimi talebinin yerinde
olmadığı, davacının ödediği bedelin iadesini talep edebileceği, denkleştirici adalet ilkesi gereğince
paranın dava tarihindeki alım gücüne hükmedilmesi gerektiği, 07.06.2022 tarihli raporda; davacı
tarafından 1.100,00 TL’nin ödendiğinin ispatlandığı, bu bedelin çeşitli ekonomik enstrümanlara göre
dava tarihi itibariyle ulaşacağı alım gücünün 14.546,10-TL olacağının belirtildiği, davalı tarafın
bedelin iade edildiği iddiasının usulüne uygun deliller ile ispatlanamadığı gerekçesiyle; taşınmazın
aynen teslim edilmesi talebinin reddine, davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile 14.546,10-
TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya
verilmesine hükmedilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde
bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri - Davacı vekili; daire satışına dair bir sözleşmenin ortada olması sebebiyle, satış bedelinin ödendiğini
davalı tarafın ikrar etmiş olduğu, bu yönlerin daha önceki Yargıtay bozma kararı gereğince
kesinleştiği, evvelki kararda hükmedilen tutardan daha aşağı bir rakama hükmedilmesinin yerinde
olmadığı, davacı ile davalı şirket arasında bir sözleşme yapıldığı açık iken, beyanların sadece şahısları
bağladığı yönündeki iddiaların kabul edilebilir olmadığı, hatalı bilirkişi raporu doğrultusunda karar
verildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı vekili; ek sözleşme ile şirketlerinden iade alınan paranın bozma sonrasında da mahsubu
yapılması gerektiği, davalı şirketin edimini yerine getirdiği ancak davacının 2. ve 3. taksitleri
ödemediği, davacının iade aldığı para ile borç alacak ilişkisinin kalmadığını, ilk taksiti fazlasıyla
aldığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe - Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, feshedilen satım sözleşmesi uyarınca ödenen bedelin tahsili istemine ilişkindir. - İlgili Hukuk
09.05.1960 tarihli ve 21/9 ile 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları. - Değerlendirme
Temyizen incelenen mahkeme kararının uyulan bozma ilamında gösterilen şekilde yapılan inceleme ve
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı Sayfa 3 /4
araştırma sonucunda verildiği, bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen ve karşı taraf yararına usuli
kazanılmış hak durumunu oluşturan kısımlar hakkında yeniden inceleme yapılamayacağı, bilirkişi
raporunun hüküm kurmaya elverişli bulunduğu anlaşılmakla, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının
reddiyle usul ve kanuna uygun kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3 üncü
maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun ( 1086 sayılı Kanun) 439 uncu
maddesi gereğince ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,
1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
07.10.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi
